Ölüm yokluk değil. Bu geminin şefkatli bir Sultan’ı var. Her asırda milyarlarca insanı alan dalgalar, onları okyanusun ardındaki ilahî huzura götürüyor. Kurtuluşumuzun yolu, her sabah heybemize peşinen koyduğu yirmi dört saatimizi Sahibi’mizin yolunda harcamaktır. Bize elçisiyle gönderdiği Kitabındaki ilkelerine uygun bir ahlakla yaşamaktır. Sonsuzluk Yolculuğu
Haram bir ortamı terk etmeye cesaret edemiyorum. -Bir sorunla boğuşuyorum. Bu haram ortamı terk etmek, kurtulmak istiyorum; ama bana büyük bedelleri olacak. Belki tek başıma kalakalacağım ortada. Karar veremiyorum ve kendimi sorgulamaktan yoruldum. Nefsime uyanı değil de Rabbimin rızasına uyanı yapmak istiyorum, başaramıyorum. –İşte imtihan bu. Demek ki imtihan kolay değil. Neyin doğru olduğunu anlamak da büyük lütuf, doğru olanı bedeline rağmen seçebilmek de. Bazen doğru safta durabilmek için büyük bedelleri göze almak gerekir. Yüce Allah rızasına uygun olanı yapmaya sizi ve bizi teşvik etsin ve yapmayı başarmakta ve bedeline dayanmakta da yardımcımız olsun. Muhammed Bozdağ
Hayatımızda büyük izler bırakan, büyük eserler üreten herkesin inançlı ve duygulu duaları vardır. İnandılar ve Kaderin Sahibi, inandıklarını yaşamalarına izin verdi. Bir gün unutulmaz bir eser üretirsek, başarımız inançlı bir duanıza verilen ilahi karşılık olacak. Ruhsal Zeka
İstanbul’da açılan bir sınava başvuran yüzlerce kişiden dördüyle, başvuru kuyruğunda yapılan röportajı bir televizyon kanalında izledik. Söylediklerine bakınız: “Şansım milyonda bir de olsa denemek istedim. Kazanacağımı hiç sanmıyorum. Ne yapıp edip torpillileri kazandıracaklardır. Şans işte, bakarsın kazanırım.” Hayatı şans mı yönetiyor? İnanmadığınızı başarabileceğinizi ümit ederseniz, kendinizle çelişirsiniz. Tereddüt içinde büyük bir iş yapmaktansa, inanç ve ümitle küçük bir iş yapalım. Daha başarılı olacağımızı göreceğiz. Ruhsal Zeka
Bir askerin gücünü, arkasındaki ordunun gücü belirler. Biz, bize kalırsak çürür gideriz. Yüce Yaradan’ın gücüyle doğuyor ve gelişiyoruz. Dışardan bize ait görünen güç, içerde ve özde esasen Yaradan’a aittir. Öyleyse başarı yolculuğunda bizim hayalî gücümüze değil, bizi var eden gerçek ilahî güce güveneceğiz. Rabbimiz hiçbir samimi çabayı boş ve karşılıksız bırakmaz. Ruhsal Zeka
Bir hiç gibi aciz geldiğim dünyadan iki büklüm gitmeye hazırlanıyorum. Malla, makamla, şanla, şöhretle şımarmaktan sana sığınırım Allah'ım. Muhammed Bozdağ
Kim kinlenir, kibirlenir, kıskanır, zulmeder, şehvetine düşerse, çok geçmez yüce Yaradan onu çıkardığı makamdan çukura çökertir. Muhammed Bozdağ
“Bir üniversite öğrencisi derdini anlattı. Babası mini etekle televizyon ekranına çıkan ünlü bir kadın sunucuyu izlerken, mutfakta çalışıp hizmet yetiştirmeye çalışan eşine bağırarak işittirir: -Bak karı, bak, karı dediğin böyle olur.” Yanındaki oğlundan utanmadan ve sırıta sırıta konuşan bir baba! Şaka mı? Batsın böyle iğrenç şaka! Anne üzgün. Köşesine çekilmiş, burnunu çekip gözyaşlarını yutuyor. Evlatlar üzgün. Ev cenaze evi gibi! Her an ihanet edecekmiş gibi duran böyle sorumsuz bir adama hizmet edilir mi? Eşlik yapılır mı? Be boşboğaz adam, bu sözünle manevi âlemde ne kadar alçaldığı bilsen insan yüzüne çıkamazdın. Bir düşünsene o kadının kalbinden neler geçeceğini? Yüreğine nasıl hançerler saplandığını. Kadın düşünecek: -“’Beni Allah böyle yarattı. Oramı buramı ekrandaki kadınınkine benzetme şansım yok. Üstümü başımı, temiz ve bakımlı tutmaktan başkası elimden gelmez. Ben bu adamın karısı olmayı kabul ederek ona hayatımı, geleceğimi, ümitlerimi teslim ettim. Başka bir kapı aramadım. Bu adamın yemeğini pişiriyor, elbiselerini ütülüyor, evini temizliyor, çocuklarına bakıp büyütüyorum. Yatağını da yabancılardan koruyorum. Beni el üstünde tutması, evimin kapısı deyip moral ve güven vermesi gereken kocamın bana reva gördüğü bu mu? Ben bu adama nasıl güveneceğim? Geleceğimi nasıl emanet edeceğim? Ya bunca yıllık emeğimi sömürüp çalarak beni yarı yolda yüz üstü bırakırsa! Ya uçkurunun peşine takılıp giderse ben ne yaparım!’ Be adam, kadının kalbinden geçecek bu düşünceler vicdanını incitmeyecekse kendini o kadının yerine koy ve kocandan o lafları dinle bakalım ne hissedeceksin. Ya da o kadın televizyonun karşısında, kalın kaslı, etli butlu bir erkek çıkınca, “-kocalık öyle yan gelip yatmakla olmaz. Adama bak adama da, erkekliğin nasıl olacağını gör!” derse ne cevap vereceksin? Ağzına patlatır mısın? Senin ağzın da işte öyle patlatılmayı hak ediyor. Senin ağzından çıkan o söz senin şerefini ilahi huzurda öylesine iki paralık etti ki, aklın hayalin almaz. Melekler insan olsalar, tükürükleri altında boğulurdun. Tövbe etsen bile kıyamet günü ilahi huzurda o lafına mahcubiyetten yüzün kıpkırmızı olacak. O beğendiğin kadında ne buldun? Görüntü! Yemeğini pişirmedi, ütünü yapmadı. Kim bilir yakınına sokulmaya çalışsan, seni adam yerine bile koymaz. Senin için çırpınan karın ise sana Allah’ın emanetidir. Sen sana verdiği kadının boyu posunu değil, Allah’ın yaratışını küçümsedin. Bir uçkur uğrunda bu kadar alçalmaya değer miydi? Zamanında beğenerek aldın. Şehvetine hâkim değilsen, bari dili tut. Kendi öz gemini batırıyorsun, kendine kıyıyorsun haberin yok.” Muhammed Bozdağ
Allah’ı arayan, gözünü açıp eserlerine baksın. Cisimlere o şekilleri kim verdi? O renkleri kim sürdü? O kokuları kim dağıttı? O senfonik sesleri kim sundu? Evren eserinin yüce Sahibini tanımak isteyen eserdeki incelikleri incelesin. Her anımızı izleyen yüce Allah’ın işleri her yanımızı sarmıştır.