
Adam karısına pek hoş davranmaz, kalbini kırar.
Sonra karısından sofrayı kurmasını ister.
Kadıncağız hiç sesini çıkarmadan kurar sofrayı ve buyur eder
kocasını.
Adam sabırsızca sofraya oturur, iştah kabartacak bir zevkle
yemeye başlar. Yemek tuzsuz olmuştur. Birkaç lokma
yedikten sonra karısından tuz ister.
Karısı; “sen yiyedur ben getiririm”, der ve içeri gider.
Adam ikide bir; “tuz nerde kaldı?” diye sorar.
Kadın her seferinde “tamam getiriyorum” diye cevap verir .
Fakat tuz bir türlü sofraya gelmez.
Neyse adam tuzu isteye isteye karnını doyurur.
Sonra aklı başına gelir. Az önce hatununun kalbini kırdığı için
özür diler.
Hanım mutfağa gider, ve elinde tuzla geri döner.
Adam merak eder ve sorar; “bu ne şimdi karnım doyduktan
sonra tuzu ben ne yapayım” der. Karısı da ona; “senin kalbimi
kırdıktan sonra dilediğin özür, doyduktan sonra sofraya gelen
tuz gibidir, ihtiyaç kalmaz”… der.
Evet, dikkat etmek lazım! Kırmamak lazım. Gönül sevmek
demektır.
Sevipte kıymetini bilmek. İnsanlar için güzel dostluklar
kurması kadar, dostlarına olan muhabbetini göstermesi de
önemlidir.
Bunun bir çok yolu var.
Bazen bir gülümseme bile muhteşem bir sevgi işaretidir...