2014/05/10
"Aşkını gizleyip iffetini muhafaza ederek sabredenin günahlarını ALLAH affedip cennetine koyar.."
Yusuf ailesinin tek çocuğuydu... Annesi babası Onu en iyi
şekilde yetiştirmeye gayret ediyorlardı... İmam-Hatip
öğrencisiydi Yusuf...
Yusuf'un uzaktan uzağa sevdiği bir kız vardı... Sevgi... Sevgi
sınıfın en ağırbaşlı kızıydı.. Başı hep önündeydi... Teneffüs
aralarında evden getirdiği kitaplarını okurdu hep... Yusuf
derste gizli gizli bakardı Ona... O ise Yusuf'a hiç karşılık
vermezdi.. Görmezdi bile Yusuf'un Ona ilgisini... Oysa ki
sınıfın değil okulun en yakışıklı çocuğuydu Yusuf... Kızlar
onunla arkadaş olmak için can atardı.. Ama O dinine düşkün
biri olduğundan zinaya düşme korkusundan uzak dururdu
onlardan... Ama ne yaptı ise Sevgi'den uzak duramıyordu...
Evet göz zinasıydı bu yaptığı.. Ama elinde değildi, nefsine
yenik düşüyordu...
Birgün cesaretini toplayıp kıza açılmayı düşündü..
Arapça dersindelerdi.. Ders bitiminde Sevgi'ye duygularını
açıklayacaktı Yusuf... Bir ara kitabının arasındaki bir kağıt
gözüne ilişti... Bir hadis yazılıydı:
"Aşkını gizleyip iffetini muhafaza ederek sabredenin
günahlarını ALLAH affedip cennetine koyar.." [İbn Asakir]
Nerden gelmişti ki bu kağıt.. Sanki biri Yusuf'un içini
okumuştu.. Kafası karıştı... Hem arapça hem türkçe yazıyordu
hadis.. Derinlere dalmıştı hadisi okuyunca.. Vazgeçti
Sevgi'yle konuşmaktan...
Ertesi gün.. Yine arapça dersinde Yusuf nefsiyle mücadele
halinde.. Söylemeli içindekileri.. Yine bir kağıt ilişti gözüne..
Yine bir hadis:
"Ümmetimin üstün olanları aşk belasına düşünce iffetini
koruyanlardır.." [ Deylemi ]
Artık anlamıştı.. Birisi yazıp koyuyordu.. Ama kim..? O sırada
öğretmenle gözgöze geldi.. Öğretmen gülümsedi... Yusuf
başını önüne eğdi.. Öğretmen koymuş olmalıydı.. Defalarca
Yusuf'un Sevgi'ye baktığına şahit olmuştu çünkü.. Hem yazı
da öğretmenin yazısıydı.. Utandı Yusuf ve vazgeçti Sevgi'ye
açılmaktan...
Bir hafta sonra...
Sınıf bir dedikodu ile çalkalanıyor.. "Sevgi'nin birlikte okula
geldiği çocuğu gördünüz mü? Ne yere bakan yürek yakanmış..
Sevgilisi varmış".. Yusuf beyninden vurulmuşa dönmüştü...
Anladı ki Sevgi'den Ona yar olmayacaktı.. Hayalleri suya
düşmüştü.. Sevgi'den vazgeçmeliydi...
Ertesi gün kitabının arasındaki yine bir not buldu Yusuf.. Bu
defa ayet yazılıydı...
"Onu işittiğiniz zaman, erkek ve kadın mü'minlerin, kendi
vicdanlarında iyi zanda bulunup da "Bu apaçık iftiradır"
demeleri gerekmez miydi..?" [ Nur, 12 ]
Yusuf'un beyninde şimşekler çakmıştı.. Ne demekti bu.. Sevgi
geldi hemen aklına.. Ve dün konuşulanlar..!
Okul çıkışı yine aynı erkek Sevgi'yi kapıda bekliyordu... Yusuf
ise onları seyrediyordu.. Sevgi tam gence doğru ilerlerken,
"Abi biraz bekler misin, kitabımı unuttum sınıfta.."
Abi mi..? Demek ki sevgilisi zannettikleri çocuk Sevgi'nin
abisiydi... Ayet yankılandı Yusuf'un kulaklarında... Suizan
yapıp da işlediği günaha tövbe etti içinden...
Sonraki günlerde Yusuf arasıra kitabının arasında hadis ve
ayetler bulmuştu.. Öğretmenine minnettardı... Yanlışa
düşmesini engelliyordu her defasında...
Bir ay sonra...
Sınıfta bir hüzün vardı, Babası Yusuf'u şehir dışında bir
medreseye
yazdırmış, okuldan almıştı..Yusuf'un okulda geçirdiği son
gündü.. Okuldan ayrıldığına değil Sevgi'yi bir daha
göremeyecek olmasına üzülüyordu...
Henüz ilim öğrenmenin aşk'tan üstün olduğunu
kavrayamamıştı.. Çünkü aşk iliklerine kadar işlemişti... Hatta
babasına içten içe kızıyordu... Medreseye gitmek de
istemiyordu... Herkesle vedalaşmış, Ayrılık zamanı gelmişti..
Kitaplarını çantasına koyarken yine bir not bulmuştu.. Ve bir
ayetti bu:
"Sizin hayır bildiklerinizde şer, şer bildiklerinizde hayır
vardır.. ALLAH bilir siz bilemezsiniz.." [ Bakara / 216 ]
Bu ayet kendine getirmişti Yusuf'u... Evet bunda da bir hayır
vardı... Başını eğdi ve kimseye göstermediği gözyaşları içinde
çıktı sınıftan...
Şehirdışındaki yatılı medrese hayatı başlamıştı Yusuf'un...
Hocaları ona ilk günden edebinden ve saygısından dolayı
hayran kalmıştı..
Herkes Ona geleceğin büyük bir hocası gözüyle bakıyordu...
Yusuf'un içi buruktu.. Sevgi'den ayrılmak zor geliyordu Ona...
Ama dayanmalıydı.. RABB'inin bir bildiği vardı elbet...
5 yıl sonra...
Hocası Yusuf'u yanına çağırmıştı..
-Yusuf! Sen şimdiye kadar gördüğüm en iyi talebemsin...
Birkaç aya kadar aramızdan ayrılıp ilim hayatına atılacaksın..
Evlilik çağın geldi de geçiyor.. Bir abimizin kızı var.. Kur'an
kursu hocalığı yapıyor.. Onu sana uygun gördük, ne dersin..?
Yusuf Sevgi'den başka kimseyi düşünmemişti evlilik için..
Ama o çoktan evlenmişti belki de.. Hem hocalarına karşı
boynu kıldan inceydi:
-Siz nasıl uygun görürseniz efendim.. Anneme babama
söyleyelim..
Anne babanın da rızası alınarak gidildi kız istemeye...
Yusuf'un içi kan ağlıyordu.. Evleneceği kişiyi sevemezse Onun
hakkına gireceğini düşünüyor ve kahroluyordu... Konuşma ve
tanışma faslının ardından sıra kahve ikramına gelmişti...
Odaya doğru güzeller güzeli bir kız geldi... Yusuf Sevgi'yi
öylesine hayal etmişti ki, gelen kızı Sevgi gibi görüyordu...
Hayır, hayır..! Hayal değildi bu.. Sevgi'ydi...
-Bu nasıl bir tevafuk ALLAH'ım! dedi..
Demek Sevgi okulu bitirmiş, hoca olmuştu... Yerinde duramaz
oldu Yusuf... Kendisine uzatılan kahveyi alırken elleri tir tir
titriyordu.. Fincan tabağını kaldırınca küçük bir kağıt gördü
altında.. Sevgi'nin gözüne baktı.. Sevgi ise hiç bakmadan "Al"
dercesine başını salladı...
Kağıdı elinde sımsıkı tutuyordu.. Kahvesini bitirince lavaboya
gitmek için izin istedi... Odadan çıkar çıkmaz.. Kağıdı açtı..
Okulda kitabının arasına koyulan yazının aynısı ile yazılmış
bir hadis vardı:
"Birbirini sevenler için nikah kadar güzel şey görülmemiştir..
" [ İbn Mace ]
Yusuf şaşkınlık üstüne şaşkınlık yaşıyordu... Meğer o notları
yazan Sevgi'ydi.. Yusuf fark etmesin diye hep arapça
dersinde ve öğretmenin yazısını taklid ederek yazıyordu...
Yusuf hadis'i tekrar okudu "birbirini sevenler" diyordu..
Demek ki Sevgi de Onu seviyordu... Ve yıllar sonra kavuşma
zamanları gelmişti...
Söz ve nişan'ın ardından düğün günü gelip çatmıştı.. Çok
sade bir düğün programı hazırlamışlardı.. Yusuf heyecanından
yerinde duramıyor, oradan oraya volta atıyordu..
Bir ara elini cebine attı Yusuf.. Ve yine bir hadis buldu:
"Evleniniz, çoğalınız.." [ Beyhaki ]
Sevgi'nin bu sürprizleri Yusuf'u Ona daha çok bağlıyordu.. Ve
tekrar tekrar aşık oluyordu Yusuf...
Artık evlenmişlerdi..
Yusuf evin içinde kendisi için hazırlanmış ayet ve hadisleri
bulmaya devam ediyordu.. Evlilikle, kadının kocası-erkeğin
karısı üzerinde hakları ile, anne baba hakları ile ilgili ayet
hadis yazıp bırakıyordu kenara köşeye..
Ve hep içinde bulundukları durum ile alakalı oluyordu
bunlar...
3 ay sonra..
Yusuf talebelerinin yanından gelmişti... Ceketini çıkardı,
askıya asacakken bir hadis ilişti yine gözüne:
"Evlat kokusu, cennet kokusudur.." [ Taberani ]
Bu demek oluyordu ki baba olacaktı.. ALLAAAAH diye bağırdı
birden...
Sevgi başkaları gibi "Ben hamileyim" demektense, her zaman
ki gibi hadisle bildirmişti bunu eşine... Hemen Sevgi'nin
yanına koştu ve alnından öptü... Artık çocuğunun annesi
olacaktı sevdiği kadın...
1 ay sonra...
Yusuf uyandığında başucunda bir not buldu yine... Bir hadis
vardı:
"Lezzetleri yok eden, ağız tadını bozan, ümitleri kıran ölümü
çok anın.." [ İbni Hibban ]
Neden yazmıştı ki bunu Sevgi..?
Yusuf'un dünya zevkine daldığını mı düşünüyordu acaba..
Mutfakta kahvaltı hazırlayan eşinin yanına gitti...
Nedenini sordu..
Başını eğdi Sevgi, üzgündü:
-Bu gece rüyamda senin öldüğünü gördüm, ben de bu hadisi
yazmak istedim..
-Merak etme, seni geç buldum hemen öyle bırakıp gitmem,
dedi Yusuf..
Eşini teselli için kurmuştu o cümleyi.. İçi ürpermişti aslında..
Şaka yapıp ortamı yumuşatmak istedi...
Bir hafta sonra...
Sevgi kurstaydı.. Yusuf ise kitap okuyordu evde... Birden
kalbine bir sancı girdi... Nefesi daraldı... Kalp krizi
geçiriyordu Yusuf...
Okuduğu kitabın arasındaki kağıdı eline almaya çalıştı.. Ve
birkaç saniye içinde canını teslim etmişti meleğe...
Sevgi eve geldiğinde Yusuf'un cansız bedenini görünce düşüp
bayıldı..
Kendine geldiğinde yaşlı gözlerle yanına gitti...
Dokunamıyordu hayat arkadaşına.. Öldüğüne inanmak
istemiyordu... O sırada elindeki kağıdı gördü Yusuf'un..
Bir hadis vardı ve altında da bir not:
"Çocuğa güzel bir ad koymak, evladın baba üzerindeki
hakkıdır.." [ Beyhaki ]
Oğlum olursa Yusuf, kızım olursa Fatıma...
Anlaşılan o ki, Yusuf ölümle ilgili hadis'i okuduktan sonra
ölümün kendisine yakın olduğunu düşünerek bu hadis'i
yazmış, kitabının arasına hazır etmişti...
Artık Yusuf yoktu..
Sevgi anne babasının tüm ısrarlarına rağmen kayınvalidesi ve
kayınbabasının yanında ayrılmadı.. Yusuf onların tek
çocuğuydu...
Kendisi de onları terketse kimsesiz kalacaklar, acıları daha da
artacaktı.. Hem onların torunlarını taşıyordu karnında...
6 ay sonra...
Yusuf'un oğlu dünyaya geldi... Tıpkı Yusuf gibi pek güzeldi...
Dedesi onu kucağına aldı...
Ezanını okudu kulağına...